top of page
Yazarın fotoğrafıDeniz Poyraz Kırmanlı

TORA TORA

Türk toplumunun genel beklentisine göre çok geç evlendim ben. Herkes evlenmem konusunda pek bir hevesliydi. Ama niye ise evlenmeye karar verdiğimde yine herkes "bak gör hayatın nasıl değişecek!" dedi. Değişecekti ve değişti de elbet ama onların ima ettiği şekilde değil.

İnsan neredeyse kırkına geldiğinde hayatında neleri istemediğini çok daha iyi bildiğinden, ona uygun kişi ile yola çıkmayı çok daha iyi biliyor. Bu kadar geç evlenince kişi, ilişkide her şekilde haklı olmayı değil karşındakini üzmemeyi kendi isteği ile tercih ediyor. Yapabileceklerini ve asla yapmayacaklarını daha dürüst ortaya koyup, karşı tarafta gereksiz beklenti yaratmıyor, karşı tarafı büyük hayal kırıklıklıklarına uğratmıyor. Yürüdüğün yolda kalbini çarptıran kişi kendi isteği ile sana eşlik ediyor. Önceki hayatın, yaşanmışlıkların baki ama insan sanki o da hep oralarda seninle birlikteymiş, hem en yeni hem de en eski kıymetlinmiş gibi hissediyor. Netice olarak çok tatlı ve süper medeni bir adamla evlendim, yaşam tarzım hiç değişmedi ama ben tabii ki değiştim.

Sonra bebeğimiz oldu, bu sefer de yine o herkes "bak görürsün çocuktan sonra sen, evliliğin, kocan ile ilişkin çok değişecek!" dedi. Değişecekti ve yine çok değişti elbet ama yine onların ima ettiği gibi değil. İnsan kırklarında anne/baba olduğunda heyacanını ve mutluluğunu doyasıya yaşıyor ama ayakları yere daha bir sağlam basıyor. Ondan önceki uzun hayatında gezdiğin, gördüğün, yaşadıklarının doygunluğu ile insan paniklemiyor. 

Kendini bir şeylerden eksik kalıyormuş gibi hissetmek mevzu bahis değil, bilakis hayatın daha da hareketleniyor. Evin içindeki sevgi düzeyi o kadar çok artıyor ki, herkes payına düşeninden fazlasını kapıyor. Netice olarak dünya tatlısı ve çok komik bir oğlum oldu, yaşam tarzım yine hiç değişmedi ama ben tabii ki yine değiştim.

Değişmek ile ilgili hiçbir zaman sorunum olmadı benim. Yaşadıklarım, gördüklerim, hissettiklerim sonunda hep yeniden şekillendim. Neyi gerçekten çok sevdiğimi, neleri hiç istemediğimi daha iyi öğrendim. Bu kadar bilinmezin içinde aynı kalmayı hiç beklemedim. 

Ben insanları, hayatı ve kendimi çok sorguluyorum ya, dikkatimi üzerine çekecek kadar önem verdiğim herkesten kendime dair bir şey öğrenip değiştim. Ama en çok oğlumda kendimi gördüm, en çok onun dürüst, nazik ve sevecen rehberliğinden etkilendim. En çok onun tuttuğu ayna etkili oldu üzerimde. İçimde can buldu, benliğimin en derinlerinde dolandı ya, içimi ondan iyi bilen yok deyip benim için en iyi öğretmenimin o olduğunu kabullendim.

Bu cuma üç yaşını dolduruyor canım oğlum. Günlerdir onunla ilişkimizi, birbirimizin üzerindeki etkisini düşünüyorum. İyi ve kötü karakteristik özelliklerimi nasıl nazikçe önüme koyup görmemi sağladığını düşünüyorum. Yaptığımız, söylediğimiz her şeyin onun yaşam yolunda yürüme şeklini nasıl belirleyeceğini düşünüyorum.Yıllarca kimsenin söz dinletemediği, kabul ettiremediği konularda nasıl yumuşacık ama kesin bir dille değişmem gerektiğini gösterdiğini düşünüyorum. Şu kısacık üç sene içerisinde bana kendim ile ilgili bildiğim ve bilmediğim ne çok yönümü fark ettirdiğini ve seneler içerisinde kim bilir daha neler neler göstereceğini düşünüyorum.

Sözde ona hayatı öğretecek ben olacakken, üç yaşındaki bacaksız neler neler döktü önüme yarım yamalak dili ile.

Herşeyden önce nasıl başına buyruk, dediğim dedik çaldığım düdük bir karakterim olduğunu teyid etti çocuk. Şayet o kitabı ben yazmadıysam hiçbir kitaba ve kurala körü körü bağlı kalmayacağımı, ruhumun almadığını aklıma da koymayacağımı bir kere daha gösterdi. Başkalarının doğrusu kendine doğru. Çocuk yetiştirmede kimseyi değil sadece içgüdülerimi dinlediğimi ve içimden gelen seslere, dolayısıyla kendime ne kadar güvendiğimi netleştirdi. 

Büyük bir sevgi içinde büyütülmüş bir kişi olarak sevmeyi de ve sevilmeyi de bilirim ben ama, kırk yılda öğrendiğim sevgi hakkında bildiğim her şeyi varlığı ile bir anda değiştirdi oğlum. Şimdiye kadar hissettiğim tüm sevgilerin kat be kat üzerinde, hiçbir kimse ve hiçbir şey ile değiştirilemez çok daha üst boyutu varmış onu gösterdi. Ama diğer yandan ne kadar çok seversem seveyim, daha bir anne olmadan ahkam kestiğim bu yaşta şımarıklığa, ileride terbiyesizliğe ve gençlik yıllarında ise saygısızlığa hiç tahammülüm olmayacağını kanıtladı. 

Söz ve davranışlarımı birebir taklit ederek sabırsızlığımı ve sertliğimi yüzüme vurup vurdu, vurmaya da devam ediyor çocuk. Değişmem gerekiyor, değiştireceğim de kendimi dedirterek beni yola getirdi.

Dünya üzerime yıkılsa sadece ve sadece onun için asla pes etmeyeceğimi, asla bir şeyin altında ezilip kalmayacağımı, hep yeniden ayağa kalkacağımı ve o gücünde içimde çok kuvvetli olduğunu hissettirdi oğlum. 

Hep hayal eden, hep de hayallerinin peşinde giden biri olarak; onun hayatı ile ilgili çok detaylı hayaller kurup onu belli bir çizgiye sokmaya çalışmamam kendim ile ilgili, benim için çok ilginç bir şeyi fark ettirdi. Hayatındaki herşeyi kontrol etmeye meraklı ve ipleri hiç bırakmayan ben, oğlumun kendi hayatının iplerini kendi ellerinde tutmasını, ben dahil kimseye bırakmayacak kadar özgür olmasını istiyormuşum meğerse. 

Annem ve babamın beni yetiştirirkenki doğrularını alıp, yanlışları ile ilgilenmeyerek kendi yapacağım yanlışlar için kendime izin verdiğimi, böylelikle hem kendimden memnun, hem de kendime karşı merhametli olduğumu gösterdi. 

Ben bir ömür kariyer, iş, para peşinden koşturmuşken, onun sadece mutlu ama sadece mutlu olmasını istediğimi görmek, benim için artık hayattaki en anlamlı hedefin mutluluk olduğunu ispat etti.

Daha bir sürü şey gösterdi, düşündürdü, yaşattı canım oğlum bana ama en çok ne kadar şanslı olduğumu hissettirdi. 

Bu cuma oğlumun doğumgünü. Bu ise ona heryerden yazdığım mektuplar dışında onun hakkında yazdığım ilk yazı. Bu hafta da bu satırlarda oğlum olsun, geleceğe bir anı daha bırakayım istedim.

Varlığı lütuf, kendisi her gece ve her sabah şükretme sebebim. Ruhumun küçük versiyonu, kalbimin aynası. En sevdiğim yol arkadaşım, küçük seyyahım. Gülmenin sırrını şimdiden keşfedip, hayata renk ve ışık saçanım. 

Hakkında değil bu kadar, daha yüzlerce sayfa yazabileceğim en kıymetli varlığım.

İsmi gibi tılsımlı oğlum. Iyi ki doğmuş, iyi ki bizi anne ve babası olarak seçmiş, iyi ki rehberimiz o olmuş. 



408 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

TANIDIK YABANCI

Geçenlerde çok geçmişten bir arkadaşımla karşılaştım. Neredeyse yirmi yıl boyunca hiç görmediğim, duymadığım, konuşmadığım biri. Yirmi...

Comments


bottom of page