top of page
Yazarın fotoğrafıDeniz Poyraz Kırmanlı

SEYYAH RUHUM

Seyahat etmek üzerine direkt küçük bir el kitabı yazabilirim. Yaşadığınız şehrin ve özellikle de o şehir İstanbul ise, havalimanı çalışanlarından bazıları tarafından artık simanız hatırlanmaya başlandıysa, çok fazla seyahat ediyorsunuz demektir ki işte ben onlardanım.

Hayatta köklerinin sağlam ama ruhunun tüm dünyaya açık olması gerektiği inancına sahip olanlardanım. Gitmeye, görmeye, içine başka havaları çekip geri dönmeye bayılanlardanım. Katettiğin her bir kilometrenin aslında kendine doğru yaptığın bir yolculuk olduğuna ve mesafeler arttıkça kendine daha çok yaklaştığını inananlardanım. Hayatında da en çok parayı seyahat etmeye harcayanlardan ve bundan da hiçbir zaman pişmanlık duymayanlardanım.

Ruhum seyyah, yollar bana ilaç. Oğlumun da bir seyyah ruhlu olmasını, bu yönden bana benzemesini çok diledim. Sırf bu yüzden de ona dünyanın her yerinde aynı şekilde telaffuz edilen bir isim koydum ki, tüm dünya ona kendi ismi ile hitap etsin istedim.

Oldum bittim severim seyahat etmeyi. Çocukluğumda hayal ve heyecan kaynağı idi seyahat; sonraları işimin bir parçası, bazen bir kaçış, sıkça kendimi bulma arayışım oldu. Şimdi ise hayattaki en büyük zevklerimden biri.

Sebep ne olursa olsun yola çıkmak iyi gelir bana. Havaalanları, otobanlar, tren istasyonları muhtemelen bir daha asla karşılaşmayacağım insanlarla dirsek temasında bulunduğum, göz kontağına girdiğim, belki bazılarıyla küçük sohbetler ettiğim geçici istasyonlar, uçaktakiler ise birkaç saatliğine kader birliği yaptığım insanlar. Hepsi ile hayatta yollarımız bir şekilde kesişmeliymiş, neden acaba diye düşünürüm.

Gittiğim her yeni yer gerçekten yeni gelir bana. Havası başka hava, rüzgarının yüzünü yalaması başka. Güneş hep doğudan doğup, batıdan da batsa gün doğumu, gün batımı her yerde bambaşka. Su bildiğin su ama tadı veya sana verdiği tat başka. Her yerin yeşilinin tonu, denizinin mavisi başka. Ama en çok da her yerin insanı senden ve diğerlerinden başka... İşte bu yüzden de gideceğim hiçbir yere önceden bakmam, yapabileceklerimi sıralamam. Gördüğüm her şey benim için yeni olacağından bir çırpıda her tarafını arşınlamaya çalışmam. Her yiğidin yoğurt yiyişi gibi her seyyahın da seyahat şekli farklı, hiçbir yerde oradan oraya koşturmam. Hiçbir yere bir daha göremeyecek telaşı ile bakmam. Sanki her yere istediğim zaman yeniden geri dönebilirmişim hissi vardır bende, bir şey kaçırdığımı sanmam. Döndüğüm de çok olmuştur aynı yere, dönmediğim de. Aceleye, uykusuzluğa, yorgunluğa yenik düşürmem hiçbir şehri, kasabayı, sahili. Bazen saatlerce aynı kafede oturup sadece önümden akan insanlara bakarım, bazen de bütün günü bir sahilde geçirip doğasını yaşarım.

Yediğim, içtiğim, kokladığım her şey olduğum yere ait bir şeyler anlatır bana ama en çok insanlarından anlarım asıl davasını. Bazı insanlar vardır şehirlerin onlara ait olduğunu, ona hükmettiklerini zanneder, bazı insanlar vardır onların adaya değil, adanın onlara sahip olduğunu kabul eder.  Doğa değiştikçe karakterler değişir. Dinler değiştikçe yaşam şekilleri değişir. Ekonomik düzey değiştikçe hayata bakış açısı değişir. Renkler, dinler, diller, gelenekler değişir ve ben bakarım. En çok insan ve insan davranış şekilleri ilgimi çekiyor benim. Baktıkça farklığı görür, keyif alırım. Gördüğüm her farklılığı kabul ederim. Gittiğim topraklar benden ne kadar farklı, ne kadar uzak ve benim için ne kadar anlaşılmazsa o kadar daha çok zevk alırım. Bize yakın yerler, alışkın olduğum haller de hoşuma gider ama beni en çok bizlerden çok uzak olan gerçekler etkiler.

İyi kötü her seyahat iyi gelir bana. Her seyahat mutlaka zihnimi açar, ruhumu dinginleştirir. Neredeyse her seyahat hayata dair yeni bir bakışı açısı verir. Kendime döndürür, içimdeki gerçek beni gösterir. En çok özgürlük hissini hissettirip enerji verir. Köklerim belli ve sağlam, evim dediğim topraklarım var benim ama sınırlarımın geniş olduğunu gösterir. Sadece bir yere değil dünyaya ait olduğumu ve istersem onun her yerinde yaşayabileceğimi düşündürür.

Oğlumun da bu yönden bana benzemesini çok diledim. Kendisine öyle bir isim verdim ki birçok dilde bir anlamı var ve her yerde aynı şekilde söylenir. Sadece dilemedim, iki aylıktan beri yakın uzak demeden gittiğimiz her yere onu da götürdüm. Dünyayı tüm farklılıkları ile kabul etmesini, dünyanın sadece kendisininkinden ibaret olmadığını şimdiden öğrenmesini istedim. Daha üç yaşına girmedi, içinde getirdiklerini unutmamıştır henüz, onları değişik yerler, kişiler gördükçe pekiştirsin istedim. Ruhunun özgür, dünyanın da büyük olduğunu bilsin istedim. Annesi gibi gitmeyi, her yerde kendini iyi hissetmeyi ama geri dönmeyi de sevmesini öğretmek istedim.

Her yolculukta dediler ki "ay yazık çocuğa, götürme, nasılsa hatırlamayacak ! " . Ben de biliyordum elbet hatırlamayacağını, dedim ya daha üç yaşında bile değil ama bilinç altına dünyaya bakış açımı, gezgin ruhumu oya gibi işlemek istedim. İşe de yaradı. Bazı çocuklar düzen sever benimkisi bizim peşimizden gezmeyi, görmeyi, gördüklerinden heyecanlanmayı sevdi. Gittiği yerlerde yerini yadırgamamayı, bulduğunu yemeyi benimsedi. Evindeki oyuncakları özlemeyi ama onları istememeyi kabullendi. Kendine yeni oyunlar kurmayı, etrafında buldukları ile eğlenmeyi öğrendi. Anlamadığı dilleri dinlemeyi, bir şekilde kendini ifade etmeyi keşfetti. Rengi veya tavrı farklı diye kimseden çekinmemeyi öğrendi.

Yakın ya da uzak her seyahat iyi gelir bana. Mesele gittiğin yer, gidiş sebebin değil kendini yollara verebilmek bana göre. İster yanıbaşındaki köy olsun, ister dünyanın bir ucu, oradaki hikayeleri duyabilmek. Senden ne kadar uzak, ne kadar farklı da olsa gittiğin yerde kendini görebilmek. Kabuğundan çıkıp şehrine, hayatına, gidişatına uzaktan bakabilmek. Mesele yola çıkıp dünyanın büyüklüğü içerisinde sadece kum bir tanesini olduğunu fark edebilmek. Gidip gözünü renklendirmek, ruhunu özgürleştirmek, zihnini zenginleştirmek ama hep geri dönmek.



127 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

TANIDIK YABANCI

Geçenlerde çok geçmişten bir arkadaşımla karşılaştım. Neredeyse yirmi yıl boyunca hiç görmediğim, duymadığım, konuşmadığım biri. Yirmi...

Comments


bottom of page