top of page
Yazarın fotoğrafıDeniz Poyraz Kırmanlı

ÇAKTIRMIYORUM AMA ÇOK KORKUYORUM

Ben her hafta böyle yazılarımla karşınıza çıkıyorum ya belki yazar olduğumu düşünenleriniz vardır, değilim. Hayatımı bambaşka bir sektörde, çok daha çetrefilli bir iş ile idame ettiriyorum. Yirmi bir yaşında bir şirketim var, çok da kıymetli benim için, oğlum, kocam ve ailem dışında önceliği hep ona veriyorum.

İnsan emeği yoğun bir iş bizimkisi. Etrafımız hatalar ve hata yapmaktan korkan insanlar ile dolu. Hatalar olacağını zaten baştan kabullenmişizdir ama en çok, tekrar tekrar yapılan aynı hatalar ile onları yapmayacağım diye korkudan paralize olmuş insanlara sinirleniriz. Her Allah'ın günü yapılan hatalardan ve arada bir de mutlaka şu "korkudan" konuşuruz.

Ben benim ofistekilere "korku kötü bir motivasyondur, insanı geri atar, korkma, korkarak adım atma" derim. Bu karşındakini rahatlatmaya yarasa da kısmen doğru bir söylemdir bilirim aslında. Zira kimini komple kilitlese de benim gibiler için itici güçtür korku.

Son on gündür bahara yenik düştü bedenim. Ruhum bahar ile canlandı, şaha kalkmak istiyor ama bedenim altında resmen ezilip büzülüyor. Yorgunluktan kolumu kaldıracak güç bulamıyor, canım hoşuma gitmeyen konularla ilgilenmek istemiyor. Erteleme moduna geçti beynim, yapmam gerekenleri yapmamı engelliyor. Hal bu olunca ruh acayip huzursuzlaşıyor. Huzursuzluğunun nedeni de belli, içimde bangır bangır korku çanları çalıyor. Bu miskinlik zamana karşı yarışımda beni geri bırakacak, ipler elimden kayacak korkusu yayıyor.

Kimseye çaktırmıyorum ama aslında çok korkuyorum ben... Bu bahar heyecan yerine korkuyu hatırlatarak geldiğinden hayatıma, günlerdir onun üzerinde düşünüyorum. Ne çok şeyden korktuğumu ama yine de nasıl ilerlediğimi fark ediyorum. Korkunun üzerimdeki itici gücünü hissediyorum. Hayat da bir savaş sonuçta, şimdiye kadar hiç kendimi böyle tanımlamamış olsam da aslında savaşçı ruhumun daha baskın taraf olduğunu ve bu yüzden de korkunun üzerine korkusuzca gidebildiğimi hissediyorum.

Düşünülenin aksine büyüdükçe daha çok şeyden korkmaya başladığımızı görüyorum. Kimi korkular içgüdüsel olsa da, bir çoğunun sonradan öğrenilenlerden ibaret olduğunu anlıyorum.

Allah'ım ne çok şeyden korkuyorum. Hata yapmaktan asla ama başarısız olmaktan, başladığı işi layıkıyla bitirememekten deli gibi korkuyorum. Benim ile çalışanlar mükemmeliyetçi veya katı olduğumu düşünüyorlar ama aslında bunun altında bu sebep yatıyor bilmiyorlar.

Birinin yüzünü kara, güvenini boşa çıkarmaktan çok korkuyorum. Muhtemelen bu bana annemin naçizane hediyesi. Bana inanan, bel bağlayan birinin güvenini kaybetmektense gerekirse para, gerekirse çevre kaybetmeyi tercih ediyorum.

Kırkımdan sonra ciddi bir gelecek kaygısı yaşıyorum, bu da canım oğlumun hediyesi, onun için daha çok çalışıyorum. İyi bir anne olamamaktan, bir çocuğun geleceğinin ellerimde olduğunu bilip ona hayata dair en gerekli ve en anlamlı mirasları bırakamamaktan korkuyorum. Onun için de kendimce en doğru bildiğim şekilde elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. 

Uçaktan, yüksekten, düşmekten korkuyorum.  Eskiden ölüden ve ölümden çok korkardım. Ölümle tanıştım, aslında onunla barıştım ama hala ölmekten çok korkuyorum çünkü bu sefer tek sebebim küçücük oğlum, olabildiğince uzun yıllar onun yanında olmak istiyorum. Artık ölülerden değil ama kalpleri kötü, zihinleri karanlık, ruhları hasta nefes alanlardan çok korkuyorum. Onlarla aynı havayı soluyor, aynı dünyada yaşıyor olma duygusu içimi sıkıyor, kendimizi Allah'a emanet ediyorum.  Ülkemin geleceği, dünyanın gidişatı için ciddi ciddi korkuyorum. İnsanların her geçen gün insanlıklarından vazgeçerek ondan uzaklaşmasına, git gide daha çok bağnazlaşmasına, bencil, düşüncesiz ve cahil olmalarına çok üzülüyor ama daha da çok telaşlanıyorum.

Korkuyorum ama korkunun ecele faydası yok, hepimizin de kendi yaşanmışlıklarından bunu öğrendiğine inanıyorum. Bizim bir balkon var mutlaka her akşam yirmi dakika orada temiz hava alıyor, gecenin karanlığında akan şehre bakıyoruz. Orada, o balkonda kaç gece korkularımla baş başa kaldığımı ve o her gecenin sabahında nasıl kararlı kalktığımı hatırlıyorum.   Dün gece de içimdeki çan sesleri böylesine coştuğuna göre harekat zamanı gelmiş dedim ve kendime şunları söyledim: 

Korku içimizde, yapacak bir şey yok. Korkuyorsan sebebini de biliyorsun her zamanki gibi üzerine gideceksin.

Miskinliğinin seni geriye düşürmesinden mi korkuyorsun? O zaman o kol, o bacak, o kafa kalkacak ve işinin başında olacaksın. 

Ülkenin geleceğinden mi korkuyorsun? Daha çok çalışacak, daha çok üretecek, ülkene fayda sağlamaya devam, gerekirse o eli de o taşın altına sokacaksın.

Insanlığın gidişatı mı korkutuyor seni?  Önce sen iyi olacak, iyilik yayacak, umut olacaksın, ışık saçacaksın.

Annelik mi korkutuyor seni?  Elinden gelenin en iyisini yapacak, ondan hiç vazgeçmeyecek, en çok sevgiyi verecek ve geride anlamlı bir şeyler bırakmak için deli gibi paralanacaksın.

Korkma, korku sadece bir his, itici yönünü hisset gerisini zaten hep unutuyorsun, zira en çok korkunun rüzgarı ile daha ileriye uçuyorsun. 



184 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

TANIDIK YABANCI

Geçenlerde çok geçmişten bir arkadaşımla karşılaştım. Neredeyse yirmi yıl boyunca hiç görmediğim, duymadığım, konuşmadığım biri. Yirmi...

Comments


bottom of page